Efe nedir ?

Efe nedir?

Ağabey demektir. Osmanlı imparatorluğumun son zamanlarında Batı Anadolu’da ortaya çıkan çeteci zeybekler için kullanılmıştır.

Bunlar da arkadaşlarına «kızan» derlerdi. Batı Anadolu köy yiğidi,zeybek topluluklarının başkanına verilen isim. Halk arasında ağabey anlamında kullanılır. Osmanlıların son zamanlarında, devlet otoritesine karşı kendilerini dağların hakimi ilan eden çete başları için de efe kelimesi kullanılmıştır.

Ekserisi kanun kaçaklarından meydana gelip, dağlara çıkan zeybekler, aralarında yiğitlik, mertlik, cesaret göstereni başkan seçerek, ona efe derler ve tabi olurlardı. istiklal Savaşı zamanında yörük Ali, Demirci MehmedEfe gibi efeler, düşmanla çete savaşları yaparak çok faydalı olmuşlardır.

Efelerin hiç taviz vermeden kendi aralarında geçerli, uyulması gereken kanunları vardı. Adı, sanı, ünü ne olursa olsun hiçbir efe bu kanunların dışına çıkamazdı.Özel giyimleri ve kullandıkları silahlarla çevrenin dikkatini çekerlerdi. Ayrıca Doğu Anadolu’da bilhassa Erzurum ve çevresinde irşad eden mürşid de bu adla anılmıştır.

Alvarlı Mehmed Efe gibi. Efe sözcüğünün kökeni hakkında değişik teoriler vardır. Bu sözcüğün kökeni kesin olarak bilinmemekle birlikte benzer bir kelime olan Zeybek hakkinda en bilimsel gorunen tez, Sn Onur Akdogu tarafindan kaleme alinan “Bir Başkaldırı Öyküsü-Zeybekler-Tarihi, Ezgileri, Dansları” adlı eserde belirtilen (2004) “zeybek kavramının eski Türkçede koruyucu zırh anlamına gelen say, sağlam ve sıkı anlamına gelen bek sözcüklerinin birleşiminden doğan bir kavram olduğu” ve “Saybek- Saybak- Zaybak-Zeybak-Zeybek değişim zinciri içinde oluştuğu” savıdır.

Efe kelimesinin ise “büyük kardeş” anlamına gelen bir Türkçe sözcük (eke) olduğu düşünülmektedir.

efe

Efe veya zeybek kurumu ilk defa 16 ncı yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda otorite boşluğundan kaynaklanan Celali Ayaklanmaları sırasında görülür. Daha sonraları yerel baskılar ve haksızlıklara karşı ayaklanarak dağa çıkan kimselere efe veya zeybek dendiğini görüyoruz. Efelerin kendine özgü giysileri ve geleneksel yapılari bu dönemde ortaya çıkmaya başlar.

Günlük giyimden ayrılan ve zeybek yaşamında rahat hareket etmeye yarayan giysi türü ve silahlar kabul görmüştür. Örneğin dönemine gore kısa sayılan bir tür pantolon olan potur ve yakın mesafe çatışmasında çok yararlı olan bir tarafı ve ucu keskin yatağan gibi.19. yüzyıl boyunca efelerin devlet otoritesi ile inişli çıkışlı bir ilişkileri olmuştur.

93 Harbi’nde cepheye gitmeleri karşılığında haklarında “umumi af” ilan edilen ve cephelerde büyük yararlıklar gösteren zeybekler döndüklerinde, af vaatlerinin tutulmadığını görerek dağlara geri dönmeye başlamışlardı. 1879’dan itibaren eşkıyalık Ege Bölgesi’nde tekrar salgın haline gelmiş ve hükümet bunlara karşı hiçbir şey yapamaz olmuştu.

Bu dönemde Yörük Osman, Çakırcalıoğlu Ahmet Efe (Çakırcalı Mehmet Efe’nin babası), Deli Memet, Büyük Cerit, Küçük Cerit, Çallı Veli, Koca Arap, Parmaksız Arap, Harputlu Ömer, Kürt Mustafa, Piç Osman ve Bakırlı çeteleri en tanınmış olanlardı. Öte yandan Karabacak, Karayotoğlu Nikola, Hambrikoğlu Panayot, Seyrekköylü Nikola, Kaptan Andreya, Kaptan Aleko, Kaptan Foti ve Kaptan Sokrat gibi Rum çeteleri de Ege dağlarında taşkınlıklar yapmaktaydılar.

Kıbrıslı Mehmet Kamil Paşa, olağanüstü İzmir valiliği esnasında, yerli çeteleri düze indirip, bir tür koruculuk sistemi içinde kır serdarı olarak görevlendirerek, Rum çetelerini ortadan kaldırmaya çalışmış ve bunda da kısmen başarılı olmuştur. Efeler devletle uzlaştıklarında, çoğu Ege Adaları’ndan gelerek Ege Bölgesi’nde kan kusturan Yunanistan destekli Rum eşkiyanın hakkından gelebilen tek güç olarak kendilerini göstermişlerdir.

Ancak bu çabalar sonradan İzmir valisi olan Hacı Naşit Paşa’nın efelere (Türk asilere) topyekun tuzak kurarak büyük kısmını imha etmesi üzerine sonuçsuz kalmıştır. Nail Moralı’nın 20. yüzyıl başı Ege Bölgesi ve İzmir’e ilişkin anılarında da, özellikle Çakırcalı Mehmet Efe’nin öldürülmesinden sonra Rum eşkiyanın bütünüyle azdığı kaydedilmektedir.

Efeler, Birinci Dünya Savaşından sonra Türkiye’nin işgalinde Yunan kuvvetleriyle karşı karşıya gelmiş ve dağdan inerek Milli Mücadeleye katılmışlardır. Cumhuriyetin ilanından sonra hizmetleri nedeniyle kendilerine ordu rütbesi ve İstiklal Madalyası verilen efeler, bu tarihten sonra yasadışı eylemlerini bırakarak tarihteki yerlerini almışlardır.

En ünlü efeler arasında Yörük Ali Efe, Kıllıoğlu Hüseyin Efe, Demirci Mehmet Efe, Mestan Efe, Atçalı Kel Mehmet Efe, Molla Ahmet Efe, Saçlı Efe, Gökçen Efe,Pepe Efe, Kerku Alim Efe ,Çakırcalı Mehmet Efe gibi isimler yer almaktadır. Efe ismi bir teoriye göre eski grekçe Ephebos isminden gelmektedir. Anlamı genç erkek, atlettir. Anadolu Medeniyetleri Müzesi(İstanbul)’ nde yer alan Ephebos ismindeki heykel de yunanlı bir erkek atleti simgelemektedir.